NEFES
Kıramayınca ruhumdaki kafesleri
Esefle kınadım aldırmadığınız nefesleri
Bakmayın öyle süklüm püklüm göründüğüme
Böyle miydim ben böyle mi ya
Akranlarım çizgi nedir bilmezken
Yirmi yedi satırlık çizgili defterlerle başladım
Çizilip karalanmış bir hayata
Alışkın değildi
İçim dökülmeye
Dökülmeyecek kadar da sağlamdı hani içim
Doğrusu dökülüp saçılacak pek bir kalabalığım da yoktu
Ne olduysa bana büyüdükçe oldu
İlkin oyuncaklarımı aldıklarında parçalandı içim
Ardından numaralandırdılar düşlerimi düştüm
Altında ve ardında
Soluksuz kaldım
Büyük bir döküntünün
Kuş kanatlarındaki kargaşa
Ve daha nice karmaşayla beraber
Hengâmelerde büyüdü çocukluğum benim
Henüz mahalle değildi köyler
Arsa olmamıştı buğday tarlaları
Toprak bakirdi yani
Yani gebe değildi toprak
Zamane denen ucubeye
Yani ana rahmine düşmemişti gökdelenler
Sevgililer nazlansa da inadına
Bir kere severdi sevenler
Yapboz tahtasına dönmemişti aşk
Gündüzler uzundu geceler ateşin
Hâlbuki bir üflemelik canı vardı ateşin
Ne hikmetse değişti hikmet
Rüyalara bile zamanenin şerhi düşüldü
Görünen ne varsa hoyratça bölüşüldü
Başlattık büyük göçü
Lakin unutuldu insanlığın içi
Anlamaz ki yaşamayanlar
Sıkboğaz edildim
Soluksuz kaldım
Unuturken insanlığa dair son sesleri
Kınadım esefle
Esefle kınadım aldırmadığınız nefesleri
Nefis bu nefessiz var olamaz
Büyümek isteyen çocuklar hatıralarda saklanıp kalamaz